ANASAYFA  
 
 
 
Salih OKUMUŞ
salihokumus@salihokumus.com
 
 

Bir Aile Cinayeti

11.2.2016

 

Michel Foucault ve arkadaşlarının kaleme aldığı “19.Yüzyılda Bir Aile Cinayeti”, toplum olarak da sık sık karşılaştığımız bir cinayet olayı etrafında döner. Kolektif bir çalışmanın ürünü olan kitap, Blandine Barret-Kriegel, Gilbert Burlet-Torvic, Robert Castel, Jeanne Favret, Alexandre Fontana, Michel Faucault, Georgette Legee, Patrica Moulin, Jean-Pierre Peter, Philippe Riot ve Maryvonne Saison tarafından hazırlanır. Kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan Kitap, adli tıp bilirkişi raporlarından yola çıkılarak oluşturulur.

Kitabın editörlüğünü Michel Faucault yapar. Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozoftur. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele eder. Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik ve sosyal haklar konularında çalışır. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler üstündeki etkisi ve getirdiği yeni güç ilişkileri üstüne kurar.

Foucault, 15 Ekim 1926’da Poitiers’de doğar. Babası, bir cerrahtır. Oğlunun kariyeri konusunda önemli katkıları olur. Devrin önemli okullarında öğrenim görür. Okul yıllarında eşcinselliğini keşfeder. Felsefe ve psikoloji ile ilgilenir. 1954’te İsveç’te Uppsala Üniversitesi’nde doktora tezini hazırlar. Ancak, tezi kabul görmez. Bir süre Varşova ve Hamburg Üniversitelerinde Fransızca dersleri verdikten sonra Fransa’ya döner. 1960’da Clermont-Ferrard Üniversitesinde Felsefe bölüm başkanı olur. "Delilik ve Medeniyet" adlı çalışmasıyla doktor unvanı alır. Aynı yıl, kendinden on yaş küçük olan felsefe öğrencisi Daniel Defert’la tanışır. Defert’ın politik aktivizmi çalışmalarında ona yol gösterir.

Foucault’nun ikinci önemli eseri, 1966’da yayınlanan "Kelimeler ve Şeyler" dir. Eser, karşılaştırmalı bir ekonomi, doğa ve dil bilimleri çalışmasıdır. 1966-1968 arasında Defert’la birlikte Tunus’a gider. Buradan döndükten sonra, Vicennes’deki Paris-VIII Üniversitesi’nde Felsefe bölüm başkanı olur. 1968 öğrenci hareketinden oldukça etkilenir.  Aynı yıl başka aydınlarla beraber Hapishane Bilgilendirme Grubu’nu kurar. 1969’da "Bilginin Arkeolojisi"’ni yayınlar. 1970’de en önemli araştırma enstitülerinden biri olan Fransa Koleji’ne Düşünce Sistemleri Tarihi profesörü olarak seçilir. 1975’te belki de en etkili kitabı olan "Hapishanenin Doğuşu"’nu yayınlar. Ömrünün kalan yıllarında kendini "Cinselliğin Tarihi" çalışmasına adar. 1976’da ilk cildini yayınlasa da, diğer ciltler ancak ölümünden sonra yayınlanabilir.

“Bir Aile Cinayeti”, Bej rengi karton kapağa sahip, 336 sahife ve 13.5x19.5 cm ebadındadır. 2000 Adet basılmıştır. Ön kapağın üst bölümünde kitabın ismi yer alır. Hemen altında kalın siyah bir çizgi üzerinde eseri derleyenin adına yer verilir. Onun altında 8x4 cm ebadında bir yağlı boya tablosu dikkati çeker. Altında kitabın çevirisini yapanlar yazılır. Kitabın tamamen boş kalan orta kısmında ise, “Annemi, kız kardeşimi, erkek kardeşimi, katleden ben, Pierre Riviére” ibaresi yer alır. Arka kapakta eserin yayınlanış öyküsüne yer verilir.

Eser, yayına hazırlayanın notu, sunuş ve iki bölümden oluşur. Ayrıca eserin sonunda bir de kavramlar ve özel adlar dizini bulunmaktadır.

Yayına Hazırlayanın Notu’nda, eserin yayın macerası anlatılmaktadır. Bu eser nereden çıktı, yayınlama fikri nasıl doğdu, nasıl bir iş bölümü yapıldı, Neyi amaçlamışlardı, maksadı ne idi? Bütün bu sorulara cevap vermektedir.

Bu bölüm, kitabı hazırlayan çalışma gurubu içerisinde yer alan Jean Pierre Peter tarafından kaleme alınır. Peter, bu çalışmanın tam merkezinde yer alır. Hatıratı elde eden, mahkeme dosyasına ulaşan ve metinleri kopya eden kişidir. Meseleye diğerlerinden daha hakimdir. Peter bu yazıda, Foucault’la nasıl bir araya geldiklerini, çalışma gurubunun nasıl oluştuğunu ve Bir Aile Cinayeti adlı eserin yayına hazırlanış macerasını anlatır.

Michel Faucault, 1971’den itibaren Collége de France’de ders vermeye başlar. Herk esimden çok sayıda dinleyicisi vardır. Faucault, gerçek olaylardan yola çıkarak suç ve ceza konularını ele alan bir seminer düzenlemek ister. Bunun için de adaylarından gerekçeli bir mektup yazarak gerçek bir iş sözleşmesi imzalamalarını ister. Bu istekten sonra kalabalık azalır, seminerde Faucault dahil toplam on kişi kalır. Bu on kişi ceza usulü ile ilgili gerçekleşmiş bir dizi vakayı ele alır ve çeşitli yönleriyle incelemeye çalışır. Bir süre sonra Riviére vakası gündeme gelir. Olay herkesi derinden sarsar ve büyük bir merak uyandırır. Metinler ortaya çıktıkça adeta olaylar yeniden yaşanır, ekip olayın etkisinde kalır. Gerek vaka gerek ceza süreci oldukça ilginçtir.

Son iki yüzyılda kaleme alınan Lombroso’nun Suçlu Kadın’ından Lobotomiler’e kadar suç kavramını inceleyen ve katillere yönelik çeşitli teoriler üreten bu yaklaşım, Pierre Riviére vakasıyla kendisine yeni bir kapı aralar. Hatıralar dikkatle okunur, tüm tanık ifadeleri tekrar gözden geçirilir. Mahkeme dosyası üzerinde çalışılır. Ortaya bir metin çıkar. Ancak metin hala eksiktir. Tartışılması gereken yönleri vardır.  İkinci dönem başında, bu öykünün yaygın manada ele alınması ve tartışılması için kitap haline dönüştürülmesine karar verilir.

Bunun üzerine Peter, Caen’e gidip ağır ceza dosyasının peşine düşer. Hatıratın diğer kısımlarına ulaşır. Çeşitli notlar alır. Rahatça çalışabilmesi için dosyayı Milli Arşiv’e sevk ettirir.[2]

Bir zaman sonra, Collége de France yönetimi, Foucault’un kapalı devre seminer sistemine karşı çıkar. Guruba yeni üyeler katılır. Seminer, bu öykünün getirdiği sorunların ele alındığı bir tür ikinci ders haline dönüşür. Bu sırada seminere sonradan katılanlardan bazıları seminerde elde ettikleri metinleri Riviére’in Hatırat’ı olarak yayınlamak ister. Bu yüzden bir telaş yaşanır. Onlardan evvel eldeki metinleri gözden geçirip yayınlama kararı verilir. Ancak yayıncılar, vaka üzerinde yorum ister. Bunun üzerine metinler paylaşılarak yeniden çalışmaya devam edilir. Nihayet ortaya çıkan çalışma ortak bir metin olarak basılır. Bu metin, dikkatli okur için tek anlamlı olmayan, hatta bu öykülere göre çelişik anlayış ve tutum gerçeğini gösterir.

İlk baskıdaki bir takım hatalar, yeni baskıda düzeltilir. Ortaya çıktığı andan itibaren bu eser, geri dönen bir suçlamanın yani suça övgü suçlamasının konusu olur. Eğer buna anlama yönetimi değil de, suça övgü denirse, Orestia metinlerini de ortadan kaldırmak gerekir.

Sunuş, Michel Michel Faucault tarafından kaleme alınır. Yazar sunuş yazısına bu kitabı yayınlama amacını belirterek başlar. Amaçlarını, “Psikiyatri ve suça yönelik adalet arasındaki ilişkilerin tarihi üzerine bir çalışma yapmak” olarak belirtir. Ardından Pierre Riviére olayından bahseder. Olay hakkında elde bulunan bilgi ve belgelerin çeşitliliği ile karmaşıklığı üzerinde durur. Bunların dikkatle incelenerek belli bir düzen ve kronoloji esasına göre yeniden hazırlanması gerektiği üzerinde durur. Adalet yani ceza yönetimi bilirkişi ve tıp raporlarının çelişkisi üzerinde durur. Akıl hastalığının ceza indirimi hususundaki etkinliği anlatılır. Bu tarihlerde psikiyatrı raporlarının adli cezalarda kullanımı hususundaki tartışmalara da değinilir.

Yazarı kitabı hazırlamaya iten bunun bir “dosya” olması, yani kaynakları, biçimleri, örgütleri ve işlevleri açısından farklı olan söylemlerin kesişme noktasını oluşturan bir vaka, bir durum, bir olay olmasıdır. Ayrıca bir başka nedeni de, Riviére’nin hatıralarının onlarda yarattığı şaşkınlıktır.

Yazar, bu belgeleri yayınlamaya karar verdikten sonra, farklı mücadelelerin planını bir biçimde oluşturmak, bu çatışma ve savaşları yeniden kurmak, güç ve bilgi ilişkilerinde saldırı ve savunma silahları olarak bu söylemlerin rolünü ortaya çıkarmak arzusundadır. Dosyanın eksiksiz biçimde yayınlanmasının, halen arşivlerde yer alan muhtemel analizlere açık belgelerin bir örneğini verebileceğini düşünür.

·                    Olayla ilgili bütün belgeler ortaya çıkarılmaya çalışılır.

·                    Gazete makaleleri, Riviére’nin hatıraları, basılı, el yazması hepsi yayınlanır.

·                    Mahkeme dosyası ve doktor raporları kronolojik bir sıra içinde yeniden düzenlenir.

·                    Vaka, tıbbi, adli, psikolojik ve kriminolojik söylemlerle yeniden ele alınır.

·                    Vakanın yapısına duyulan bir çeşit saygı, hatta metnin uyandırdığı korku nedeniyle Riviéri’nin hatıratının etkisinde görülür.

·                    Doktor raporları, psikiyatrik bilgi sonuçları, olayın hukuki yönlerine dair bazı notlar cildin sonuna eklenir.

Bu çalışmanın amacı, Riviére suçlamak, onu katil veya deli ilan etmek değil, buradaki asıl amaç, ceza usulü açısından vakayı yeniden incelemektir.

Şimdi isterseniz, karışıklığın giderilmesi, konunun daha iyi anlaşılması ve gerekli sonuçların çıkarılabilmesi için vakanın özeti, vakanın zamanı ve vakanın yaşandığı mekân konusunda bilgi vermeye çalışalım:

Vaka ve Vakanın Özeti: Olay Fransa’nın Vire yönetim bölgesi, Calvados eyaleti, Aunay Belediyesine bağlı Fouquetrie köyünde yaşanır. Piere Riviére, 20 yaşında genç bir delikanlıdır. Ancak herkes tarafından budala olarak kabul edilir. Toplumdan kaçan, içine kapanık, çelimsiz bir delikanlıdır. Çocukları korkutmaktan ve hayvanlara eziyet etmekten zevk alır. Yakında askere gitmek için sevk zamanı bekleyen Riviére, Anne ve babası ayrı yaşayan parçalanmış bir ailenin en büyük çocuğudur. Biri kız, diğerleri erkek dört kardeşi vardır. Kendisi babasıyla birlikte kalırken diğer kardeşleri annesinin yanındadır. Anne, sürekli babaya eziyet eden, aşağılayan ve aile birliğinin sağlanmasına engel olan geçimsiz bir kadındır. Sürekli, baba adına borçlanır, onu kandırır, hatta başkasından hamile kalır. Baba ise, tolumda sayılan, sevilen, alçak gönüllü, çalışkan, dindar ve sabırlı bir çiftçidir. Ancak, ebeveyn arasındaki ilişki öyle bir düzeye gelir ki, ayrılmaktan başka çare kalmaz. Cinayetten bir hafta önce ortak bir kararla ayrılığı resmileştirmek için mahkemeye başvurulur. Anne, aile birliğinin devamından yana olan yargıç’a uzun zamandır ayrı yaşadığı eşini sevmediğini hatta karnındaki çocuğun başkasından olduğunu söyler. Buna rağmen kocasının evine döner. Yanındaki 18 yaşındaki kızını, 11 ve 7 yaşlarındaki erkek çocuklarını da beraberinde götürür. Daha evvel, erkek kardeşlerinden Popers, aniden bir beyin hastalığı nedeniyle, acı çekerek ölmüştür. Kadın kocasının evine dönmesine rağmen aile yine iki ayrı evde yaşamaktadır. Baba ve Pierre, evlerinin yanındaki babaannesiyle yaşarlar.

Cinayetin olduğu 3 Haziran 1835, Çarşamba sabahı babasıyla birlikte tarlaya gitmeyen Piere Riviére, annesi ve kız kardeşiyle yalnız kalır. Bir süre onlarla birlikte zaman geçirir. Sonra aniden bir cehennem meleğinin etkisiyle, yerde duran ağaç budama bıçağıyla/baltasıyla ateş yakmaya çalışan annesini başına vurduğu darbelerle öldürür. Hemen ardından kız kardeşine saldırır. Daha sonra okuldan dönen erkek kardeşinin başını gövdesinden ayırır. Cinayeti işledikten sonra korkarak kaçar. Kaçarken karşına çıkanlara: “Az önce babamı bütün sıkıntılarından kurtardım. Beni öldüreceklerini biliyorum. Ama önemi yok. Babamı ve babaannemi size emanet ediyorum. Dikkat edin kendilerine bir şey yapmasınlar.” diyerek onlar için endişelendiğini dile getirir. Riviére, bir süre çevredeki korularda saklanır. Kaçarken yanına aldığı paralar bitince, bitkiler, yapraklar ve yabani meyvelerle beslenir. Zaman zaman dilendiği görülür.

2 Temmuz 1835 Perşembe sabahı, cinayetten tam 29 gün sonra, Langannerie’de yakalanarak tutuklanır ve Falaise hapishanesine götürülür. Buradan Vire’ye nakledilir. Riviére, ilk sorgusunda, cinayeti işleme sebebi olarak, “annesini ve kardeşlerini babasına eziyet ettikleri için öldürdüğünü, ama bunun için Tanrının kendisini ilahi adaleti yerine getirmek için özel olarak görevlendirdiğini” söyler. Tutuklanarak cezaevine gönderilir. Daha sonra, Calvados Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya devam eder. Buradaki sorgusunda, her şeyi itiraf eder. Hatta, 15 gün içerisinde bir “Hatırat” kaleme alır. Mahkeme, suçunu kabul eder, bir an evvel ölmek istediğini söyler. Annesini, babasına eziyet ettiği için, kız kardeşini annesinin tarafını tuttuğu için, babası tarafından çok sevilen erkek kardeşini ise, babasının kendisine üzülmesini engellemek için öldürdüğünü anlatır. Mahkemede uzman olarak dinelen doktorlar arasında Pierre’nin akıl hastası olup olmadığı yönünde büyük bir tartışma yaşanır. Doktorlar ikiye bölünür. Juri oy çokluğuyla Pierre’yi suçlu bulur. 12 Kasım 1835 tarihinde, Calvados Ağır Ceza Mahkemesi tarafında ölüm cezasına çarptırılır. Fakat, jürideki bazı üyeler (10 üye), bu karadan pişman olarak, adalet bakanlığına bir dilekçe verir. Dilekçede Pierre’nin akıl hastası olduğunu bu yüzden öldürülmeyip akıl hastanesine kapatılması gerektiği bildirilir. Pierre Kral tarafından affedilerek, müebbet hapse mahkûm edilir. Cezasını çekmek üzere Beaulie Hapishanesine gönderilir. Burada yaklaşık beş yıl kalan Pierre, 20 Ekim 1840 tarihinde kendisini asarak intihar eder.

Şahıs Kadrosu: Olay, Piere Riviére etrafında döner. Şahıs kadrosunun içerisinde Riviére’in ailesi, komşuları, tanıklar, yargıçlar, savcılar, avukatlar, doktorlar, Jandarma, polis ve cezaevi porsoneli gibi çok sayıda karakter bulunur. Ancak vakanın zuhurunda rol alan gerçek şahıslar, baba, anne ve Pierre’dir. Bu sebeple, daha çok bu şahısların üzerinde durmaya çalışacağız. Yukarıda bahsettiğimiz diğer şahıslar ise, vakanın zuhurunda rol alan şahıslardır. Vakanın genel seyrini değiştirmezler. Zaten onlar hakkında nereli oldukları ve meslekleri dışında, herhangi bir bilgi de bulunmaz. Bu yüzden sadece adlarını vermekle yetineceğiz.

1.      Riviére Ailesi:

Piere Riviére (Ailenin büyük oğlu, katil): 20 yaşında, 1.62 Cm boyunda, alnı dar ve basık, burnu sıradan, yüzü dolgun ve oval, gözleri kızıl, ağzı sıradan, çenesi yuvarlak, sakalı açık kestane renginde, esmer tenli, karakaşları yay gibi birbirleriyle bitişiktir. Sürekli olarak başı öne eğik, kaçamak bakışlı utangaç bir delikanlıdır. Adımları kesik kesik ve sıçrayarak, adeta yürümekten çok zıplayan bir insan görünümündedir.

Küçükken ailesi için utanç kaynağı olan Pierre, inatçı, suskun, utangaç ve soğuk bir çocuktur. Davranışlarında bir sertlik ve acımasızlık görülürdü. Yaşıtlarını öldürmekle korkutarak kovalardı. Hayvanlara eziyet ederdi. Kuşları ve kurbağaları ağaçlara çiviler ve karşılarına geçip kahkahalarla gülerek eğlenirdi. Yalnız kalmayı severdi. Bazen evden kaçarak tavan aralarında ya da köyün dışındaki taş ocaklarında geceyi geçirirdi. Buradan dönünce şeytanı gördüğünü ve onunla antlaşma yaptığını söylerdi. Kadınlardan tiksinirdi.

Zekâ geriliği bulunan Pierre, ilkokulu bitirememiş, ancak okuma-yazma bilgisine sahiptir. Tek hecelerden oluşan kısa cevaplarla konuşur. Yaşı büyüdükçe okumaya merak saldı. Bilime karşı bir yeteneğe ve dikkate değer bir hafızaya sahiptir. Ne bulduysa okumaya başlar. Bilhassa din, hukuk, tarih ve coğrafya alanındaki kitapları geceler boyu elinden düşürmez. Okuduğu dini kitaplar sayesinde dindar bir genç olur. Kiliseye gidip gelmeye başlar ve ibadet gereklerini titizlikle yerine getirir. Ancak son dönemde okuduğu felsefe kitapları onun dinden uzaklaşmasına neden olur.

Baba (Jean Riviére)): Ailenin üç oğlundan ikincisidir. Dürüst ve dindar olarak yetişir. Başkalarına karşı her zaman yumuşak ve hoşgörülüdür. Sakin bir tabiatı vardır. Dost canlısı, çevresinde sayılan ve sevilen bir adamdır. Aunay Komün’ü, Foucterie köyünde çiftçilikle geçimini sağlar. Amcası ve büyük kardeşi askerde olduğundan aile onun da askere gitmesini istemez. Askere alma zamanında yeni evlenenler askerlikten muaf sayıldığı için, komşu köyden bir hanımla evlendirilir. Bu evlilikten Piere, Victorie, Aimée, Prosper, Jean adlı beş çocuk sahibi olurlar. Eşi tarafından sürekli aşağılanan baba, çoğu zaman eşinden ayrı yaşamak zorunda kalır.

Anne (Marie Anne  Victorie Brion): Jean Pierre’nin eşi ve komşu köyden Brion’ların kızıdır. 40 yaşlarına hırçın, geçimsiz, şirret, ahlaksız ve genel olarak kendisinden nefret edilen kavgacı bir kadındır.

Kız kardeş (Victorie Riviére): Riviére ailesinin iki numaralı çocuğudur. 18 yaşlarında genç bir kızdır. Annesiyle beraber yaşar. Bu sebeple babasına karşı hep annesini savunur. Zaten bu yüzden de Ağabeyi Pierre tarafından canice öldürülür.

Küçük Kız Kardeş (Aimée): Riviére ailesinin üçüncü evladı.

Küçük erkek kardeş (Prosper): Riviére ailesinin dördüncü evladı. Küçük yaşlarda beyin hastalığı nedeniyle vefat eder.

Küçük Erkek kardeş (Jules): Riviére ailesinin son çocuğudur. İlkokul çağında olup, zekâ geriliği bulunmaktadır. Ağabeyi Piérre tarafından kafası kesilerek katledilir.

2.      Tanıklar:

Mari Riviére: 74 yaşında. Akraba ve yan komşu.

Jean Postel: 50 yaşında, Mösyo Lerot’larda uşak.

Victorie aimée Lerot: Jean Andere’nin karısı, 40 yaşında.

Gabriel-Pierre Retout: 63 yaşında, mülk sahibi ve çiftçi.

Pierre Fortin: 50 yaşında, marangoz.

Pierre (Lami Binet olarak bilinir): 59 yaşında, gündelikçi.

MargueriteColleville (Laviolette diye bilinir): Luis Hébert’in karısı, 58 yaşında, çitçi.

Geneviéve Riviére: Jean Quesnel’in dul karısı, 36 yaşında, ev kadını.

Michel Nativel: 38 yaşında, halat imalatçısı.

Pierre Armand Quevillon: 24 yaşında, çiftçi.Louis hamel: 58 yaşında, itfaiyeci.

Charlesgrelley: 49 yaşında, tüccar.

3.      Doktorlar:

Zéphyr Thédore Morin: 31 yaşında, Aunay Komününde tıp doktoru.

Thomas-Adrien Cordier: Aunay Komününde sağlık görevlisi.,

DR. Bouchard: Pierre’i ilk muayne eden ve onu uzun süre gözleyerek mahkemeye rapor yazan doktordur. Ona göre Pierre akıl hastası değildir, cezayi ehliyeti vardır.

Dr. Vastel ve arkadaşları: Pierre’in avukatı tarafından uzman olarak mahkemeye davet edilir. Yazdığı raporda Pierre’in akıl hastası olduğunu, bu yönde belirtiler gösterdiğini rapor eder.

4.      Yargıçlar: François-Edouard Baudouin: Aunay Kantonu Sulh Yargıcı. Exupére Legrain: Vire İlçesi Asliye Mahkemesi Ceza Muhakeme Usulü Dairesi Sorgu Yargıcı.

5.      Savcılar: Vire Kraliyet Savcısı. Falaise Kraliyet Savcısı.

6.      Kâtipler: Louis-Léandre Langliney: Aunay Kantonu Sulh Mahkemesi Zabit Kâtibi. Théodere leboulex: Vire İlçesi Asliye Mahkemesi Zabit Kâtibi.

7.      Avukatlar:

8.      Komutanlar: Le Courtois: Langannerie Jandarma onbaşısı.

9.      Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri: Michel Harson: 50 yaşında, mülk sahibi. Aunay komünü belediye başkanı.

10.  Cezaevi Personeli:

11.  Rahipler: Loan-Louis Surinay: 43 yaşında Aunay komünü rahibi.

12.  Kral: Dönemin Kralı, XIV Lui.

13.  Diğerleri: Köy korucusu.

Zaman ve Mekân Olay, 3 Ekim 1836 tarihinde, bir Çarşamba günü öğlen saatlerinde cereyan eder. Cinayet, babanın sabah tarlaya gittiği ve küçük kardeşin okuldan döndüğü zamana denk gelir. Zaman, geriye dönüş tekniği kullanılarak babanın evlendiği 1813 tarihine dönülür. Bu da, Pierre’nin hatıratı vasıtasıyla yapılır. Böylece başlangıç, 1835 tarihinden tam 22 yıl öncesine gitmiş olur. Bu sayede Riviére ailesi hakkında detaylı bilgiler elde edilir. Bu geriye dönüş, babanın ve Pierre’nin mağduriyetlerini de açıklar niteliktedir. Zaman, Piere’nin kendisini asarak intihar ettiği 20 Ekim 1840 tarihinde son bulur.

Olay Fransa’nın Vire yönetim bölgesi, Calvados eyaleti, Aunay Belediyesine bağlı Foucterie köyünde yaşanır. Cinayetlerin hepsi kapalı mekânda yani babasının evinde vuku bulur. Mekân olarak, açık ve kapalı mekânlar vardır.

Kapalı Mekânlar: Evler (Babaannesinin, babasının ve annesinin evi, kilise, tavan arası, okul, bakkal gibi yerlerin adı sayılabilir. Son olarak bu listeye, Pierre’nin yakalandıktan sonra, yargılandığı mahkemeler ile tutulduğu hapishaneleri de eklemek gerekir. Langannerie Jandarma Karakolu, Falaise Hapishanesi, Vire Sulh Ceza mahkemesi, Calvados Ağır Ceza Mahkemesi ve Beaulie Hapishanesi.

Açık Mekânlar: Fransa, Vier yönetim bölgesi, Calvados eyaleti, Aunay Belediyesi, Fouquetrie köyü, Courvaudon (annesinin köyü), Vire, Cadhéoles, Tourneur, Saint-Pierre-Tarentaise, Le Mesnil-Auzouf, Port-en-Bessin, Bayeux, Crémelle, Viller-Bocage, Cherbourg yolu, papillonniére, Condé, Condé-sur-Noireau yolu, Vassy, Flers yolu, Le Plessis, Les ForgesThury-harcourt, Caen, Falaise, Langannerie.

Ayrıca Pierre’nin kendi köyünde veya yukarıda adı geçen yerleşim yerlerinde oynadığı, saklandığı, karnını doyurduğu ve uyuduğu taş ocakları, lahana tarlası, kuyu, deniz kıyısı, yol, hendek, kayalık ve sığınak gibi açık mekânlar da bulunmaktadır.

2. Birinci Bölüm: Cinayetten Hapishaneye Ağır Ceza Dosyası: Birinci Bölüm Dosya adını taşır. Bu bölüm Cinayet ve Tutuklama, Soruşturma, Hatırat, Adli Tıp İncelemeleri, Dava ve Hapishane ve Ölüm adlı birbirleriyle ilintili ama bir o kadar da bağımsız altı ayrı bölümden oluşur.

Cinayet ve Tutuklama, çeşitli tutanakların ele alınmasıyla başlar. Tanık ifadeleri ve Vire Savcısının tutanağından sonra cinayet sanığı Pierre Riviére’nin eşgâline yer verilir. Vire’deki Belediye ve Jandarma Karakolu gibi kurum amirlerinin tutanakları ile gazetelerde yayınlanan cinayet haberleri ve makalelerle son bulur.

Soruşturma, Pierre Riviére’in sorgulanmasıyla başlar. Tanık ifadeleri ile devam eder. Daha sonra İstinat Mahkemesinin kararı ve Başsavcının iddianamesi üzerinde durulur. Bu bölüm gazete makaleleriyle son bulur. Bu bölümde bazı sayfalar baskı hatası nedeniyle eksiktir.

Dosyanın üçüncü bölümü Pierre Riviére’nin Hatıratıdır. Bu bölüm 69. Sayfadan başlayıp 130. Sayfaya kadar devam eder. Riviére, hatıratında cinayeti neden işlediğini anlatır. Hatırat da iki bölümden oluşur. İlk bölümde 1813’ten 1835’e kadar babasının annesinin elinden çektiği eziyet ve çilelerin özeti verilir. İkinci bölümde kendi çocukluğundan başlayarak cinayet ve teslim olduğu ana kadar neler yaşadığı üzerinde durur. Bu yazıda Pierre’nin karakteri ile işlediği suça yönelik duygu ve düşüncelerine rastlanır.

Adlı Tıp İncelemeleri, iki doktor raporundan oluşur. İlki tıp doktoru, Kraliyet Tıp Akademisi ve Paris Tıp Kurumu üyesi Dr. Bouchard’ın raporudur. Dr. burada gözlemlerinin sonuçlarını rapor eder. Ona göre, Pier’in fiziksel bir rahatsızlığı bulunmaz, ancak asabi melankolik bir mizaca sahip olduğuna kuşku yoktur. Cinayeti, karanlık düşüncelerin kendisini esir almasına bağlar.

Asıl dikkat çekici olan ise, Dr. Vastel’in inceleme raporudur. Vastel raporuna Pier’in dış görünüşü ve alışkanlıklarıyla başlar. Ailesinin kökenine iner. Çocukluğunda yaşadıklarını ele alır. Akli melekeleri ile onda görülen bozuklukların belirtilerini ele alır. Riviére’in işlediği cinayet ve olaya eşlik eden koşullar, cinayetten bugüne kadar geçen süre içinde Piere’in davranışları ve duygularını inceler. Ona göre Riviére çocukluğundan beri akıl hastasıdır ve bu hastalık kalıtımsaldır. Aile köklerinden ona miras kalmıştır. İşlediği bu cinayetler nedeniyle suçlu olmasa da, en azından tehlikeli bir kişidir, kendi iyiliği ve her şeyden önce de toplumun iyiliği için kapatılması gerektiğini belirtir.

Dava, Piere Riviére’in Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasını konu alır. Riviére, anne ve kardeş cinayetlerinden sorumlu tutulur. Mahkeme başkanı raporunda, Pierre’nin suçlu olduğunu, affedilmesi gerekirse ancak akli dengesizliğinden kaynaklanabileceğini, bu durumda da ömür boyu toplumdan tecrit edilmesi gerektiğini vurgular. Bu bölümde ayrıca Adalet Bakanlığının Krala yazdığı rapor ile bazı gazete makaleleri de bulunur.

Bu bölümün son başlığı Hapishane ve Ölüm başlığını taşır. 9 Mart 1936 tarihinde, Piere Riviére anne ve kardeş katli suçuyla yargılanarak ölüm cezasına mahkûm edilir. Daha sonra Kral’ın affıyla müebbet hapse çevrilir ve cezasını çekmek üzere 10 Şubat 1836 tarihinde Beaulieu merkez Hapishanesine sevk edilir. Burada kısaca hapishanenin fiziki yapısı ve oradaki yaşam hakkında bilgiler verilir. Uyulması gereken kurallar hatırlatılır. Hapishane yönetimi, giyim, yemek, uyku, çalışma ve sağlık gibi pek çok konuda bilgiler verilir. Ardından, Riviére’in hapishane şartları üzerinde durulur. Onun hapishaneye ilk gelişinden başlayarak orada nelerle karşılaştığı, yaşayışı, duyguları ayrıntılı bir şekilde verilir. Riviére, hapishaneye geldikten kısa bir süre sonra kalemine sarılarak hatıratını kaleme alır. Cinayetten metne uzanan çizgi kesintisizdir. O bu hikâyede imkânsızın kendi başına ve aniden geldiğini anladığında büyük bir şaşkınlıkla bağırır. Bu yeniden dünyaya döndüğü andır. Yaşam onu yeniden kuşatır, ama o hâkimlerin raporlarında sakladıklarını hatıratındaki isyanıyla örterek, kelimelere güç katmak maksadıyla kendini ölümün kucağına iter ve intihar eder.

Bu bölümde yer yer gazete haberlerine de rastlanmaktadır. Bunlar, yerel ve ulusal gazetelerin bilgi maksatlı okurlarına sundukları haberler, köşe yazıları ve okuyuculardan gelen mektupları içerirler.

Bu bölümde ayrıca, çeşitli ek belgeler ve kronolojik notlara yer verilerek bilhassa Riviére’in cinayetin bir süre öncesinden başlayarak teslim olana kadar geçen süredeki yaşamı ve davranışlarına dair bilgiler verilir.

3. İkinci Bölüm: Cinayet Söylencelerinden Akıl Duraklamalarına: Notlar

Bu bölüm, Michel Foucault ve ekibi tarafından kaleme alınmış olup 7 başlıktan oluşur. Her biri kendi içerisinde alt başlıklara sahiptir. Cinayetle ilgili derin analizlere yer verilir. Geniş bir tarihi ve kültürel arka plan sunulur. İlk bölüm, Hayvan, Deli, Ölüm başlığını taşır. Jean-Pirre Peté ve Jeanne Favret tarafından kaleme alınır. Yazarlar burada daha çok, aydınlanma çağıyla birlikte İmparatorluklar tarafından yeni bir kalıba dökülen insanın macerasını ele alır. Devrimden sonra, sermayenin oluşturduğu yeni insan modeli üzerinde tartıştıktan sonra, cinayet ile hatırat arasındaki ilişkinin bir analizini yaparlar.

İkinci başlık “Cinayet Söylenceleri”dir. Michel Foucalt tarafından kaleme alınmıştır. Burada, Pierre’in yazdığı “Hatırat” ana kaynak olarak kullanılır. Ayrıca, tanıkların ifadeleri ve gazetelerde yer alan yazılar vardır. Kanun adamları, doktorlar ve jüri tarafından bu hatırat nasıl algılanmıştır? Bir delilik bir belirti mi, yoksa kanıt mıdır? Yazar, metin üzerinden bir çözümleme yapmaya çalışır. Ayrıca bir suç hatıratı denebilecek tarihsel bir yığın örneğe yer verir. Suçların anlatıldığı şarkı ve şiirlerden örnekler aktarır.

Üçüncü kısım “Hafifletici Sebepler” başlığını taşır ve Patricia Moulin tarafından kaleme alınır. Yazar burada Rivierre’in 11 Kasım 1935 tarihinde Calvados Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen mahkûmiyet kararıyla ilgili olarak hafifletici sebeplerin kullanımı ile yargıçlar, doktorlar ve jüri arasındaki üçlü çatışkıya yer verir. Bu aynı zamanda, iktidar ve genel konsensüs, cezalandırıcı gücü elde tutma ve bilimsel bilgi ile adli güç arasındaki çatışkıyı da ortaya koyar. Okuyucuyu, hafifletici sebeplerin mahkemede ne zaman ve nasıl kullanıldığına dair bilgilendirir.

Dördüncü kısım “Kral Katli-Ebeveyn Katli” başlığını taşır. Blandine Barret-Kriegel tarafından kaleme alınır. Yazar burada, Pierre’in neden mahkemede hafifletici sebeplerden yararlanamayıp Kral’ın affıyla ceza indirimi kazanır? Sorusuna cevap arar. Ceza kanunları ve adli gelişmeler ile aile hiyerarşisinin doğurduğu suçlar üzerinde tartışır.

Beşinci kısım “Pierre Riviérre’in Paralel Yaşantıları” başlığını taşır. Philippe Riot tarafından kaleme alınır. Burada Pierre’in öyküsü ele alınır ve öyküden hareketle Pierre’in bir portresi çıkarılır. Yazar, Pierre’in garip davranışlarından ve gaddarlıklarından çeşitli izler, şifreler ve anahtarla çıkararaak bulmacayı çözmeye çalışır.

4. Sonuç ve Değerlendirme:

Burada asıl tartışılan konu, Piere’in kendi ailesinden üç kişiyi öldürmesi değil, akıl hastası birinin ölümle cezalandırılmasıdır. Yani hukuk tartışılır. “Akıl hastalarının cezai ehliyeti olmadığı” savından yola çıkılarak, tıp yani doktorlar ile yargıçlar arasında ortaya çıkan bir adalet tartışmasıdır.

·         Ancak, tartışılması gereken başka konular da vardır. Bunlar:

·         Devir, devrin şartları, tarihi ve kültürel arka plan; devrimin ve sermayenin oluşturduğu yeni insan modeli; sanayi, işçi ve göç; sınıflar, kırsal alanlarda yaşanan sosyal gerçeklikler, açlık, fakirlik, katliamlar vs.,

·         4 yaşında hareketlerinde farklılık göstermeye başlayan Pierre’in herhangi bir tedavi, özel eğitim, aile ilgisi alıp almadığı, dini eğilimlerindeki ani değişimlerin dikkate değer bulunup-bulunulmadığı,

·         Ayrı ama gerilim içinde yaşayan ailenin çocuk üzerindeki etkileri, ailenin mutsuzluğu, yaşadıkları, çekilen eziyetler,

·         Çevrenin bakış açısı, problemi çözmek konusundaki pasif tavırları; Pierre’nin çevre tarafından etiketlenerek önemsizleştirmesi, hatta akıl hastası ve budala olarak damgalaması,

·         Pierre’nin “Babamı kurtardım, onlara iyi bakın, kendilerine bir şey yapmasınlar.” ile “Şeref kazanmak istiyorum”, “Babam için ölüyorum” cümlelerinin altında yatan gerçeklerin aranması,

·         Pierre’in kaleme aldığı Hatırat,

·          Yargıçlar, doktorlar ve jüri arasındaki çatışkı,

Bu maddelerin her biri, anne ve kardeş katili damgasını yiyen Pierre’nin intiharına kadar giden sürecin bir parçasıdır ve her biri en az o çocuk kadar suçludur. Zaten, hikâyenin belirli yerlerinde görülen bazı pişmanlıklar, taraf olmalar, af talebi bu duruma işarettir. Yani aşağıda ele alınacak her bir alt başlık Pierre’in bir takım hafifletici sebepler ile mahkûmiyetten nasıl akıl hastanesine kapatıldığını anlatır.

a.                  Zaman ve Çevre Faktörü (Tarihsel Arka Plan): Zaman 18. yüzyıldır. Devrimden sonra, insanlara dayatılan mülk edinme hırsı ve bu mülklerde gönüllü çalışan bilhassa kırsal alanlardaki gittikçe yabancılaşan ve canavarlaşan bir insanla karşılaşılır.

18. yüzyılda doktorlar ilk defa köylere ve çiftliklere gider. İşçilerin hayatlarını yitirmeleri, sermayeyi batırmak olacağından onların hayatını kurtarmak bir zorunluluktur. Devlet, sağlık hizmetleri konusunda bir proje hazırlar. Doktorlar, köylere, kırsala gider, gördüklerine şaşırır, dehşete kapılırlar. İnsan burada mülk sahibi olma hırsıyla kendinden geçer, toprağın bir parçası haline dönüşür. Bu da onu yabanileştirir, canavarlaştırır.

Bir süredir, eşitler arası sözleşme fikri ortaya çıkmış bu durum toplumda sonuçları bakımından yeni bir durum meydana getirmiştir. Evlilikten kira sözleşmesine kadar çok geniş bir alanı kapsayan bu sözleşmeler, Pierre’nin ailesini de ilgilendirir. Ancak bu bölüm metinlerde yer almamaktadır. İlgili sayfalar baskı hatası nedeniyle boş çıkmıştır.

Pierre Riviérre’in doğduğu yıllarda korkunç cinayetler işlenmektedir. Bebekleri boğazlayan köylü hizmetçiler, ormanda yaşayan birinin bir kız çocuğuna saldırıp karnını yararak kalbini ve kanını emmesi gibi olaylar, toplumun bu tür davranışlar karşısında giderek duyarsızlaştığını göstermektedir.

Devir efendilerin ve sermayenin devridir. Eğer söylenecek bir şey varsa efendi söyler, yerli, sözüne güvenilmeyen tek kişidir. Ne söylediğinin işitilmemesi için öldürülmesi gerekir. Pierre’in bu davranışı bir bakıma bu düzene karşı bir isyandır.  Merton, sınıflı toplumlarda bireyin toplumdaki pozisyonlarına göre kuralları reddederek isyan ettiğini söyler. Bu bireyler yeni bir düzen ve toplumun peşindedirler. Pierre eğer hedef aldığı bu haksız düzene karşı gelmek yerine, yine bu düzen tarafından umutsuzca yıpratılan kadınları/kardeşlerini öldürmemiş olsaydı daha doğru bir seçim yapmış olacaktı.

Yani cinayetin semptomatik boyutlarını ve olayı klinik bir vakaya dönüştürerek yanlarını ele almak gerekir.

Foucault, Pierre’yi işlediği suç karşısında gösterdiği davranışlar nedeniyle, adeta bir hayvana dönüştüğünü belirtir. Öldürmek, sonra hayatta kalmak ve dayanmak, bu insan olmanın tam karşıtıdır. Geriye bir tek doğaya geri dönmeye çalışmak kalır.

Foucault’a göre, herkes Pieere’i aşırı hayvan ve Riviére’nin aptalı olarak görmektedir. Bu durum onda görülen bir takım davranış bozukluklarının ister doğuştan gelsin ister sonradan olsun onun toplumdan dışlanmasına ve imkânsız bir hayvanlıkta hapsedilmesine neden olacaktır.

b.      Anne-Baba Arasında Yaşanan Gerilim: Mülk edinme Hırsı ve Eziyet: Anne, hırçın, geçimsiz, şirret, ahlaksız ve genel olarak kendisinden nefret edilen kavgacı bir kadındır. Babanın hayatını cehenneme çevirir. Her fırsatta ona eziyet eder. Sürekli tartışır. Onu başka kadınlarla aldatmakla suçlar. Rızasıyla yapılan antlaşmaları vaktinden önce bozar. Kocası adına borçlanır. Eşine sadece parasal olarak ihtiyaç duyar. Tarlasında ücretsiz çalıştırır. Başkasından hamile kalır.

Baba, tolumda sevilen saygı gören çalışkan bir adamdır. Ancak belirgin olmasa da, onun da bazı olumsuz tarafları vardır. İçinde ailesinden kalan toprakları genişleterek çocuklarına aktarma hırsı taşır. Toprak alıcısı, kiralayıcısı, karısının iştahını kabartan bu geniş toprakların gönüllü kâhyası ve ücretsiz çalışan bir işçi olarak sözleşmenin varlığıyla özdeşleşmiş, ona yabancılaşmış ve kendisini onda kaybetmiş bir kişiliktir. Babaya bir de bu yönden bakmak gerekir. Pierre’nin budala veya katil olmasında babanın hırsı ne kadardır?

Baba askeri yükümlülüğünü yerine getirmemek için evlenir. Bir evlilik antlaşması yapar. Pierre de bu sebeple dünyaya gelmiştir. O bir görevden kurtulmanın ama başka bir antlaşmanın meyvesidir.

Ailedeki bu mülk edinme hırsı ve ebeveyn arasındaki sonu gelmez kavga ve eziyet ortamı çocukların yetişmesine olumsuz etki eder. Ayrıca ailenin genellikle ayrı yaşadığı düşünülürse, evdeki sevgisizlik ateşinin kaynağı da açıklanmış olur.

c.       Pierre’in Kişiliğindeki Bozukluklar: Akıl Hastası ve Budala: Etrafta duygusuz bir meczup olarak bilinir. Kendi kendine konuşur, korkunç çığlıklar atar. Şeytanla ve perilerle konuştuğunu söyler. Davranışlarından delilik ve belirgin bir akli bozukluk olduğu hissedilir. Zaten, ailesinde (anne tarafından) bu hastalıktan ölenler vardır. Dayısı, annesinin iki kuzeni, erkek kardeşi Prosper bu sebeple ölür. Annesinin bu huysuz, geçimsiz ve tutarsız davranışların arkasında da bu yatmaktadır. Yani akıl hastalığı ona anne tarafından gelen kalıtımsal bir bozukluktur. Ciddi, bağnaz, dalgın, dik kafalı ve karamsar bir mizaca sahiptir. Zengin bir hayal gücü vardır. Hiç arkadaşı yoktur. Acımasız ve gaddar biridir. Şiddete eğilimi vardır. Yaptıkları aşırı ve anlamsız şeyler onun herkes tarafından budala, deli ve akıl hastası olarak bilinmesine olur:

·       Bir gün kardeşinin alakargasını öldürdükten sonra mahallenin çocuklarını etrafına toplar ve cenaze törenini taklit ederek kargayı gömer.

·      Kardeşi Prosper’i ayaklarından ocağın çengeline bağlayarak neredeyse yanmasına neden olur.

·      Çocukları korkutmayı oyun haline getirir.

·      Hayvanlara işkence eder. Bunları yapmaktan zevk alır.

·      Yanında sürekli olarak çivi taşır. İşkence aletleri yapar.

Son yakalandığında, üzerinde ketenden mavi renkli bir iş gömleği, kasket ve botları bulunur. Parası yoktur. Meyve, bitki kökleri ve dilenerek karnını doyurur.

d.      Sosyal Sapma ve Etiketlenme: Yukarıda anlatıldığı üzere, Pierre’in davranışları bir sosyal sapmadır. Merton’a göre sapma, toplumda bireylerin ortak değerler paylaştığını, ancak her bireyin toplumda farklı bir yeri olduğunu ve aynı fırsatı kullanmadıkları için ortak değerleri farklı algıladıklarını söyler. İşte bu algının sonucunda sapma ortaya çıkar. Bireyleri etkileyen normlar ve kurumlardır. Bunlar bireylerin davranış ve eylemlerini şekillendirir. Kültür de norm ve değerlerden oluşur. Sapma değerler ile fırsatlar arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanır. Aralarında bir gerilim varsa anomi ortaya çıkar. (Önkal-Sarı, 2013:12-13)

Merton,Toplumun norm ve değerlerine aykırı davranan bireyler, deli, ahlaksız, alkolik vb. gibi sıfatlarla etiketleyerek damgalanır.” demektedir. (Önkal-Sarı, 2013:) Aunay halkı, Pierre’in çocukluğundan başlayarak yukarıda saydığımız davranışları yüzünden onu çeşitli sıfatlarla etiketleyerek toplumdan uzaklaştırır. Ardından akıl hastası ve budala olarak damgalar.

Gofman’a göre damga, bireyin toplumda kabul görmesini engelleyen bir değer yitimidir. Damgalanma süreci toplumsal denetimi içermektedir. Bireyin toplumdan dışlanmasına neden olur. (Önkal-Sarı, 2013:22) Gofman, barınaklar ve damgalanma adlı çalışmalarında, utanç, kendini bilmezlik, skandallar ve akıl hastalıkları gibi sapkınlık olarak nitelendirilen konuları inceler. (Önkal-Sarı, 2013:21) İnsan doğası üzerinde önemle duran Gofman, özellikle akıl hastaneleri veya hapishanelerdeki insanların etiketlenmenin ardından yeni sosyal rollerini içselleştirerek bir süre sonra o rollere uyum sağladıklarını söyler. (Önkal-Sarı, 2013:22)  Pierre’in de kendi rolüne uyum sağladığı açıktır.

Pierre, zaman zaman kararsızlık ve pişmanlıklar yaşar. Toplumdan kaçarak taş ocaklarında, tavan arasında, cinayetten sonra korularda saklanır. Bu bir çeşit geri çekilme ya da rol de dalgalanma olarak adlandırılabilir. Başlangıçta, Tanrının adaletini yerine getirmek için bu cinayeti işlediğini söyleyen Pierre’in tutuklandıktan sonra bundan vazgeçerek, annesini ve kardeşlerini babasına yaptıkları eziyet sebebiyle öldürdüğünü söylemesi, ölümü beklemesi, hatta intihar etmesi bir geri geçilme olarak nitelendirilebilir. Merton bu gruptaki bireylerin ruh sağlığı bozuk, içe kapanık, serseri, avare, alkol ve uyuşturucu bağımlısı azınlık bir grup olarak görür. (Önkal-Sarı, 2013:16) Bu tanım Pierre de uymaktadır.

Hatırat: Metin suçu aydınlatmak yerine suçun bir parçası olarak görülür ve davanın delillerinden biri haline gelir. Hatırat, bir delilik belirtisi mi, yaksa bilinçlilik kanıtı mıdır?

Metin iki bölümden oluşur ve sağlam bir kurguya sahiptir. Dili oldukça sade ve anlaşılırdır. Meramını anlatmak için bazı yerel ifadeler kullanmıştır. Hatırat, iki bölümden oluşur. İlk bölüm anne ve babasının arasındaki münasebetten, ikinci bölüm kendi yaşantısından bahseder. Cinayeti ve işleme sebeplerini de bu kısımda açıklar. Cinayet ikinci plana itilir.

Pierre’e cinayeti işleten şey nedir? Anneye duyulan kin, Tanrının adaletinin yerine getirilmesi ve meşhur olma fikri mi? İsterseniz bunları hatırat metninde gizli olan Cümleler üzerinden bulmaya çalışalım. Bunlar aynı zamanda Pierre’in kişiliğinin ipuçlarını ve şiddete olan eğilimlerini de ele vermektedir.

Metin içindeki kırılma anları:

·      Annesini ve kardeşlerini öldürür: “Az önce babamı bütün sıkıntılarından kurtardım. Beni öldüreceklerini biliyorum. Ama önemi yok. Babamı ve babaannemi size emanet ediyorum. Dikkat edin kendilerine bir şey yapmasınlar.”

·       “Kaçiş ve koruda geçen 29 gün: “Bir an kendime geldim. Yaptığım şey karşısında dehşete kapıldım. Acı ve pişmanlık içinde idim. Yer yarılsa da içine girseydim.”

·      “Teslim olama ve teslimiyet: “Şereflenmek, ün kazanmak istiyorum. Tanrı beni ilahi adaletini yerine getirmek için özel olarak görevlendirdi.”

·      Tutuklanma ve suçunu itiraf: “Annesini ve kardeşlerini babasına eziyet ettikleri için öldürdüğünü” itiraf eder.

·      Mahkûmiyet ve ölümü bekleyiş: “Ölümü bekliyorum.”

Bu cümlelerden Pierre’in gösterdiği sapkın halleri rahatça görmek mümkündür. Zaten sırf bu nedenle toplum tarafından Rivierre’nin delisi diye etiketlenir ve akıl hastası olarak damgalanır. Cinayetten sonra kaçarak bir süre geri çekilir. Bir an kendine gelir, ne yaptığına fark eder. Büyük bir pişmanlıkla, ne yapacağına karar vermeye çalışır.

e.Yargıçlar, doktorlar ve jüri arasındaki çatışkı: Rivierre’in 11 Kasım 1935 tarihinde Calvados Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen mahkûmiyet kararıyla ilgili olarak hafifletici sebeplerin kullanımı ile yargıçlar, doktorlar ve jüri arasındaki üçlü çatışkı dikkati çeker. Bu aynı zamanda, iktidar ve genel konsensüs, cezalandırıcı gücü elde tutma ve bilimsel bilgi ile adli güç arasındaki çatışkıyı da ortaya koyar. Okuyucuyu, hafifletici sebeplerin mahkemede ne zaman ve nasıl kullanıldığına dair bilgilendirir. (s.252)

Sonuç olarak, cezayı ehliyeti olmayan akıl hastalarının hapishanelerde mahkûm edilmek yerine akıl hastanesinde tedavi altına alınması daha uygun olacaktır. Ancak olayın bu noktaya gelmeden önce aile, okul ve sağlık kurumları vasıtasıyla organize biçimde Bunun da sağlanması gerekir. Burada da en büyük görev ebeveynlere düşmektedir. Peki ya, ebeveynler sürekli kavga ediyor ve çocuklara gerekli ilgiyi göstermiyorsa; ya da ayrı yaşadıkları için gerekli ilgi ve şefkati gösteremiyorlarsa. O zaman ne olacak. Devlet ne zaman sosyal devlet olacak? Sanırım bütün sorun burada.

Son bir söz, suç üzerinde bu kadar yoğunlaşan, hatta tiplerini bile ortaya çıkaran sosyolojinin temel görevlerinden biri de, suçu işlenmeden önce çözmek değil midir? Biraz da bunu tartışmak yerin de olacaktır. Bu sadece bireyi ilgilendirmez, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Yani bu konu sadece tıp veya hukukun temel sorunu değil sosyoloji ve psikolojinin de sorunu olmalıdır. Ya da, isterseniz onların yaptığı gibi, biz de Pierre’yi bir anne ve kardeş katili, bir canavar olarak damgalayıp unutarak buna bir son verebiliriz.

Kaynakça:

Michel Foucault (Çev. E. Yıldırım-A.Özgüner), XIX. Yüzyılda Bir Aile Cinayeti, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2012 (2.b).

G. Onkal - Ö. Sarı, Suçun Sosyolojisi Cezanın Felsefesi (Temel Kuramlar ve Tartışmalar), Nobel Yayınları, Ankara 2013.



[1] Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi.

[2] Kitabın hazırlanmasına kaynaklık eden dosyanın tamamı,  2 U 907 koduyla, Calvados Ağır Ceza Mahkemesi, Ceza Davası, 4. Trimster 1835 adı altında Calvadas Arşivi’nde yer almaktadır. Artık dosya aynı eyalet arşivinde 2 Mİ 204 numarasıyla kodlanmış durumdadır ve mikrofilm halinde ulaşılabilir.

 

 
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 
-  TEKKE

-  KAPICIK

-  Cumhuriyetten Sonra Ordu’da Şiirin Gelişimi ve Yetişen Şairler:

-  Cumhuriyetten Buyana Orduda Basın-Yayın ve Edebiyat Çevreleri

-  Anadoluda Bölge Bölge, İl İl Nevruz Kutlamaları

-  Nevruz Törenleri

-  Türk Dünyasında Nevruz Kutlamaları

-  Türk Kültüründe Nevruz

-  Kosova'da Türkçe yayınlanan Bir Gazete: "Tan"

-  Makedonya'da Türkçe yayınlanan Bir Edebiyat dergisi:

-  Kosova ve Makedonya'da Türkçe Yayınlanan Çocuk Dergileri

-  Kosov'da Türkçe Yayınlanan Gazete ve Dergiler-III

-  Kosov'da Türkçe Yayınlanan Gazete ve Dergiler-II

-  Kosova'da Yayınlanan Türkçe Gazete ve Dergiler-I

-  Kosova'da Çocuklar Türkçe'ye "Kuş"la Kanatlandı

-  Sevinç "Tomurcuk" Açtı

-  Birlikten Çocuklara Güzel Bir Hediye: "Sevinç"

-  Kosova'da Türkçe Bir Çocuk Dergisi: Bahar

-  Kosova'da Türkçe'yi Bayraklaştıran yazar: Reşit Hanadan

-  Reşit Hanadan

-  İnsani Teknikler

-  Teknik ve Devlet

-  Teknoloji Toplumu

-  Bir Aile Cinayeti

 
 
 

ARŞİV
 

GALERİ
 


BLOG

 
 
Prishtine Universitesi Filoloji Fakultesi Turk Dili ve Edebiyati Bolumu Prishtine / KOSOVA    salihokumus@gmail.com
Copyright © 2015 Salih OKUMUŞ - Her Hakkı Saklıdır.Site içeriği kaynak gösterilerek kullanılabilir.